Perşembe, Eylül 11, 2025
Ana SayfaKültür SanatEdebiyatPeynir, Ekmek ve Zeytinle Felsefe Yapmak

Peynir, Ekmek ve Zeytinle Felsefe Yapmak

Üç öğretmen, Allah ve Devrim

0:00 0:00
100

Bana içinde Allah geçen bir şeyler fısılda Hicran.
Şah damarımdan daha yakın dursun evsiz çocukların parmak izleri.
Beklenenin gelmemekle meşhur olduğunu
Ve konuşmayı beceremeyen kuşların da
Soylu atlar kadar Allah’ın olduğundan söz et.

İki bin on beş.
İstanbul’un mütevazı bir ilçesinde ders ücreti karşılığında-halk arasında ücretli öğretmen de deniliyor- Türkçe derslerine girdiğimde çoğu zaman cebimdeki harçlıklar, öğrencilerimin harçlıklarından azdı. Buna rağmen içim kıpır kıpır. Çocukluğunda soba başında menkıbeler, mevlitler dinlemiş, kavruk tenli; mahallede bisikleti olmadığı için arkadaşını hep koşarak takip etmiş, akşam namazlarında kamet getirebilmek için yine arkadaşlarıyla yarışmış, sevdiğinin gözlerine hiç bakamamış Anadolu çocuklarından biri olarak ben de ilk gençlik yıllarımda Cemil Meriçler, Malcolm X’ler, Yoldaki İşaretler, İsmet Özeller okuyarak öğretmen olabilmiştim. Tüm ailemin beni, onları kurtaracak; rahata kavuşturacak güç olarak gördüğü dönemler… Bir adım atsam sanki ümmeti kurtaracaktım. Henüz sigortalı bir işim yok. Ve olabildiğince patronlardan nefret ediyorum. Yoldaki İşaretleri takip ederek bir de devrim türküsü tüttürüyorum:

Gazeller dökülüyor…
Şehir tablodaki cennet manzarası gibi. Bir yandan sevgililere şiirler yazılıyor; bir yandan da bir kuş, bir garibana Allah’ı hatırlatıyor. Benimse bankamatiklerle aramda alıp veremediğim bir ton mevzu var. Tam devrim vakti.
Üç Öğretmen, Allah ve devrim.
Mütevazı şehrimizde çayırların üzerinde yürürken herkes aynı şeyi düşünüyordu: Bir şeyler yapmalı! Evvela söylemlere aldanmayacaktık: Evine, kalbine, şarkıya dönemeyenlerin de hesabı sorulacaktı. Çünkü biliyorduk: Naci El Ali Londra’da ışıltılı bir sokakta vurulurken Birleşik Krallık ’ta bir tapınak yazısı şöyle diyordu: ‘’Tanrı adil ve kutsaldır.’’
‘’Tanrı adil ve kutsaldır.’’

Karnımız aç. Antiemperyalist bir yer sofrası kuruldu: Ekmek, peynir ve zeytin.
Üç öğretmenden ikisi ücretli. Yani sofraya bir çeşit daha eklesek eve yürüyerek gidecektik. Ömrümün en bereketli sofrası oldu oysa. Birçok babanın gururunun yıkıldığı, birçok fedakârlıkların yapıldığı bir Anadolu tragedyasıydı aynı zamanda bu sofra. Arta kalan paramızla çalıştığımız okulun tavanlarına bir şairler yolu bıraktık. Bizden sonra gelecek nesillere küçük bir hediye olarak.
Üç öğretmen, Allah ve Devrim
Belki tarih sayfalarında üç güzel adam olarak anılmayacaktık hiçbir zaman ama biz de çok inanmıştık bazı şeylere.

Bana içinde Allah geçen şeyler fısıldardı hep yol arkadaşlarım. Birden fazla yenilginin başkahramanı olduğumdan olsa ki; içine en kapanık olan bendim- Batılılar bu durumu gelişim psikolojisindeki krizlerle açıklıyor fakat ben bir Neşet Ertaş türküsündeki Zahide’ye bağlarım her defasında- Buna rağmen yol arkadaşlarım, uzun dalışlarımdan; tebessümlerimden, hep bir şeye kırgın gibi attığım adımlarımdan anlardı halet-i ruhiyyemi. Mustafa, Hasan.
Bir peygamber kıssasından da tanıdığım iki kahraman. Ailem, kardeşlerim. Devrimci adamlar…

Durup küçük bir çay ocağında-hep birlikte oturduğumuz yerde- tek başıma demli bir çay eşliğinde yıllar önce bana ithafta bulunduğu şiiri mırıldandım. Şehir, Kar ve Dost.
Belki artık kırgın gibi yürümüyordum ama diz kapaklarımdaki yorgunluklarımla şehrin sokaklarını tekrar dolaştım. Zahide gelin olmuş, Neşet baba sevgiliye kavuşmuş ve ben de her devrimci gibi en nihayetinde devrilmiştim. Üç öğretmen, Allah ve Devrim.

‘’Burhan TEMEL için’’
Şehir, Kar ve Dost
Git,
Bildiğini oku şehir,
Kutsal kitapları karıştır Tanrının huzurunda
Bu şehre bir başka yakışır kar bilirsin dostum.
Gökten kar yağar, bizim gönlümüz ısınır.
Üşür insanlar, bense bir dağa yaslanırım
Elimde İtibar dergisinden bir sayı
Yıl 2017, sayı 64
Dışarda alabildiğince kar yağıyor,
Cesur ve inatçı kar taneleri eşlik ediyor adımlarıma
Ben, bir dağa yaslanıyorum,
Adımlarıma güç veriyor dizelerin.
Dizelerine kar taneleri eşlik ediyor.
Bu şehirde olmak üşütmüyor beni:
Allah’ın rahmeti, senin dizelerin var dostum.
Mustafa Şahin

‘’Mustafa ŞAHİN’e’’
Şehir, Kar ve Dost
Ömrü acılardan arta kalan bir yetim gibi bu şehir
Karın ölüm getirdiğine ilk kez burada şahit oldum.
Burada şahit oldum dostum mendil satan çocuklara,
Pazar artıklarını toplayan analara,
Kaldırımları hüzün kokan sokaklara burada şahit oldum.
Ömrümüzde bir ‘’Sevr’’ şahitliği şimdi,
Burada şahit olduk acıya ilk kez
Teslimiyetin rahmetçesine yağdığına
Burada şahit olduk.
O yüzden bilirsin ki:
‘’Yazmak bir hücum komutudur’’ bayım.

Ey kalemi şiire ezan olan dostum!
Şimdi alnımızda bir Taif kırgınlığı,
Hira’mıza çekiliyoruz.
Ve yine bilirsin ki;
Biz şairi en çok acısından tanıyoruz.
Burhan TEMEL

Şehir, kar ve dost: Üç öğretmen, Allah ve devrim.

Burhan TEMEL
Burhan TEMEL
Burhan Temel, 1990 Ağrı doğumlu. 1993 yılında İstanbul’a göç etmiş 3 çocuklu bir aileye mensup. İlk, ortaokulu ve liseyi İstanbul’da okumuştur. Sakarya Üniversitesi Türkçe öğretmenliği bölümünden 2015 yılında mezun olarak lisans eğitimini tamamlamış, şimdilerde ise aynı üniversitenin İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalında lisansüstü eğitimine devam etmektedir. 2016 yılında arkadaşlarıyla Beşinci Mevsim dergisini kuran Burhan Temel, aynı derginin genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır. 2023 yılında Yakin dergisi, 2024 yılının son demlerinde ise Beşinci Mevsim kültür ve sanat platformunu kurmuştur. Çeşitli dergilerde yazıları ve şiirleri yayımlanmış olup Dergicilik atölyesi ve Edebiyat atölyelerinde dersler vermektedir.
BENZERİ YAZILAR
0 0 oylar
Yazı Puanı
Yoruma Abone Ol
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

İLGİ ÇEKENLER

SON YORUMLAR