“İnsan dediğin nice işler görür, generalim
Bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin
Ama bir kusurcuğu var
Bilir düşünmesini de.”
Bertolt Brecht
Dünya kocaman bir mevzi
Kazıyor siperleri yaşamı tadan ölüler
Alın bu ağıdı şimdiden yakın
Yanınızda masumdur Dante’nin cehennemi
Kan çekiyor mürekkebine küfür dilli politikacılar
Yeni bir merasime hazırlanıyor ruhban sınıfı
Yeni anıtlar, yeni acıları çağrıştırıyor.
Gür sesiyle ölümü güzelliyor...
Saçlarıma konan ak güvercinler
Hangi diyarın habercisisiniz
Yuva eylediğiniz zülüf telimi
Hangi ferman ile şereflendirdiniz
Yarenlerinize ahval salmışsınız
Hangi yaşımla çalacaklar kapımı
Aynaya her baktığımda şakıyan sizler
Hangi duayı okursunuz sabahıma
Türkülerle...
Kırk şair olsam anlatamam,
Sessizliğin kırgın yükünü.
Prometheus’un ateşi değil,
Kendini yutan bir küldür içimde.
Pandora’nın kutusu değil,
Ama içinde hapsolmuş bir sessizlik,
Gölgemle konuşurum bazen
Bazen buruşuk asılmış çamaşırlarla
Anka doğmaz...
Hayata geç kaldığımın
Bilmem kaçıncı sabahı
Uyanmakla uyanmamak arasındaki o belirsiz eşikte
Kendime rastladım yine.
Boşluktu ilk selam veren,
içimde konuşan eski bir tanıdık gibi.
Zaman ise,
Hiç var olmamış gibi
Usulca...
Her yerde var hiç bir yerde yoksun
Hayat bir yay sen hızını göz görmez oksun
Şehirler geçtin durulmadın, şehirler düştü
Sesler çürüdü arkanda, zılgıtlardan çoksun
Soruldun her yerde,...
Eski evlerin küf kokan raflarında gurbetimi gizledim.
Göğsüne taş basanların diyarında,
Dağlarında mor sümbül yetişen ve toprağına türlü rahiyalar salan göğünde
Bir o yana bir bu yana...
Doğduğunda öldü denilecek
Kırk gün lal olan bebeğin
Yattığı kuş tüyü yatak değil misin sen?
Yokluğun içinde varı arayan
Saçlarına karları taç eylemiş annemin
Emekten lime lime olmuş eli...
“Oysa yapacak bunca şey vardı dışarda
Ah, önceden fark etmedim örülürken duvarlar.”
KAVAFİS
Vurulsun miladi, vurulsun pek çetrefilli Çin takvimi
Zaman kırık bir keman ötelerde.
Kabarık bir coğrafyada uzak...
Yol, yaşımdan uzun
Çıplak ve yaralı ayaklarım
Ben pabuçlarımı sana bıraktım Allah’ım.
Hava, keskin ve soğuk
Üzerimde annemden kalma dantelli bir libas
Ben hırkamı sana bıraktım Allah’ım.
Gördüğüm beşerlerin kulakları...