Eski evlerin küf kokan raflarında gurbetimi gizledim.
Göğsüne taş basanların diyarında,
Dağlarında mor sümbül yetişen ve toprağına türlü rahiyalar salan göğünde
Bir o yana bir bu yana aklı evvel bir köy delisi gibi
Savruldum, durdum.
Uzaklarda silüet gibi duran bir sancı
Ruhumun en çetin savaşını veriyordum.
Adını gurbet koydum.
Gün batımında eve doğru yol aldım.
Yolda yürürken zarif bir hatırama denk geldim.
Hatıra ki rastlantıların kırıntılarıdır.
Eve vardım. Kapıyı demir anahtarla üç kez kilitlemişim.
Kilitleri usulca çözdüm, içeriye akşam güneşi süzülürken
Kurumuş küflü hatıralar yanında,
Piti kare masa örtüsü üstünde vazoda boynu bükük hatme çiçekleri,
Yazgısını yanında taşır ya insan Onun ki de öyle
…
Eve dönerken, yorgun akşamlarda
Ömrü kadim sancılarla yas tutanlara, yüreğinde ûkte kalanlara
Ve turna kuşlarına…
Ruhuma değinen nadir mısralar dan emeğine sağlık hocam…
Böylesine duygusal ve etkileyici bir şiir okumak büyük bir keyifti. Şairin kalemine sağlık..